Yaşadığımız toplumun hızla yalnızlaşmaya doğru gittiğini görmemek için kör olmak gerekir. Örnek aldığımız ülkelerin düştüğü hali görüp hiç tedbir almadan aynı yoldan ilerlemeye çalışmak bence hiç te akıllıca değil. Her toplumun vazgeçmemesi gereken hasletleri olmalıdır. Çünkü toplumu bir arada tutan ve yaşanılan toplumu güvenilir kılan hasletler devlet erkine terk edilmesi risklidir. Çünkü bu mekanizmada duygu yoktur. İnsanların salt kanunlarla idare edilmesi de kanundan anlayana ya da denetliyene göre değişebilir. Bunu toplum gibi ani refleksler veren ayıplayan kınayan ya da destekleyen bir yapı değildir. Önce ihmal, kusur ya da aykırılığın tespiti gerekiyor. Bu yapılıncaya kadar geçen sürede insanların kaçı ne kadar mağduriyet yaşar bunu düşünmek zorundayız. Oysa toplum ani refleks verirdi, eskiden. Aile bireyleri ya da dost ahbap hatta düşmandan utanılarak yapılması gerekenleri insanlar yapardı.
Şimdi gidilen yol resmi birimler yapsın tespit etsin yapayım. Evet kanunların olması bir toplum düzeni için olmazsa olmaz bir durum. Ama toplumun kendi dinamizmini de yadsıyamayız. Bizler toplum olarak oraya gitmeden önlemlerimizi almalıyız. Japonya gibi geleneklerine bağlı toplumlarda bile aşırı kapitalizm insanları tekliğe yalnızlığa itilmiş durumda. İnsanlar dünyaya sadece makina gibi çalışma için mi geldi. Hayattan mutluluk duyma, üzülme üzüntünü paylaşma gibi şeylerden vaz mı geçeceğiz. Birer üretim aracı olmamalıyız. Evet üretmeliyiz, gelişime katkıda bulunmak için çabalamalıyız ama sadece bir makinanın çarklısı olmamayız. Çünkü çark kırılmadan ya da işlevsiz hale gelmeden çalıştırılmaktan geri tutulmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder