17 Kasım 2018 Cumartesi
Çocuk Şiddetinin sebebi
Bence ülkemizde, vahşi kapitalizm şartları ortadan kalkıp, gelir dağılımının daha adil yapılabilse, insanlar daha az koşturarak evlatlarına daha fazla zaman ayırma ortamını yakalayabilirlerse çoğu çocuklar sevgisizlikten, ebeveynler de, az gördükleri çocuklarına karşı ezilip her istediklerini karşılama psikolojisine girmezler. Sorunların çözümü doğru teşhiste geçiyor. Şimdi çocuğuna daha az zaman ayırmak zorunda olan ebeveynler çocuklarına karşı ezilmekte her istediklerini karşılama yoluna giderek kendi vicdanlarını tatmin yoluna gitmekteler. Böyle bir ortamda çocuk ister istemez kendini dünyanın merkezi olarak görmekte, dertlerini sorunlarını paylaşma ortamından da mahrum oldukları için kendi sorunlarını kendi çözme yoluna gitmek zorunda kalmakla birlikte sorunların çözümünü genellikle şiddetle çözme yoluna gitmekteler. Yaşları gereği kaba kuvvete yönelmekten kaçınmamaktadırlar. Sevgisiz insanı doğuran sebep, her istediği olan çocuk değil, çevresinde özellikle en yakınındaki insanların sevgisinden ve diyalogundan mahrum olan çocuk ortamıdır. Bu ortamın oluşması içinde evde çocuğu ile ilgilenmeye vakit bulunan insanların olduğu maddi bir imkan elde etmelerine bağlıdır.
29 Ekim 2018 Pazartesi
Psikolojik ve sosyolojik analizler yapmaya çalışmanın ne kadar zor olduğu ve uzmanlık gerektirdiğinin farkındayım. Ama eskilerin Arifler dedikleri gözleme dayanan çıkarımlarda bulunmak ta gayet olabilecek bir şey. İnsanın bir analizde bulunması için mantığını düzgün bir şekilde kullanabilmesi gönül dünyası ile zihin dünyasından süzmesi yeterli bence.
Yaşadığımız toplumun hızla yalnızlaşmaya doğru gittiğini görmemek için kör olmak gerekir. Örnek aldığımız ülkelerin düştüğü hali görüp hiç tedbir almadan aynı yoldan ilerlemeye çalışmak bence hiç te akıllıca değil. Her toplumun vazgeçmemesi gereken hasletleri olmalıdır. Çünkü toplumu bir arada tutan ve yaşanılan toplumu güvenilir kılan hasletler devlet erkine terk edilmesi risklidir. Çünkü bu mekanizmada duygu yoktur. İnsanların salt kanunlarla idare edilmesi de kanundan anlayana ya da denetliyene göre değişebilir. Bunu toplum gibi ani refleksler veren ayıplayan kınayan ya da destekleyen bir yapı değildir. Önce ihmal, kusur ya da aykırılığın tespiti gerekiyor. Bu yapılıncaya kadar geçen sürede insanların kaçı ne kadar mağduriyet yaşar bunu düşünmek zorundayız. Oysa toplum ani refleks verirdi, eskiden. Aile bireyleri ya da dost ahbap hatta düşmandan utanılarak yapılması gerekenleri insanlar yapardı.
Şimdi gidilen yol resmi birimler yapsın tespit etsin yapayım. Evet kanunların olması bir toplum düzeni için olmazsa olmaz bir durum. Ama toplumun kendi dinamizmini de yadsıyamayız. Bizler toplum olarak oraya gitmeden önlemlerimizi almalıyız. Japonya gibi geleneklerine bağlı toplumlarda bile aşırı kapitalizm insanları tekliğe yalnızlığa itilmiş durumda. İnsanlar dünyaya sadece makina gibi çalışma için mi geldi. Hayattan mutluluk duyma, üzülme üzüntünü paylaşma gibi şeylerden vaz mı geçeceğiz. Birer üretim aracı olmamalıyız. Evet üretmeliyiz, gelişime katkıda bulunmak için çabalamalıyız ama sadece bir makinanın çarklısı olmamayız. Çünkü çark kırılmadan ya da işlevsiz hale gelmeden çalıştırılmaktan geri tutulmuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)